HAYVANCILIĞIN ÖNEMİ

Hayvan yetiştiriciliği tarımsal üretimin ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü hayvansal üretim, bitkisel tarımdan elde edilen ürünlerle yapılabilmektedir. Yani hayvancılık tarımsal üretimdeki entegrasyondur.

Ülkemiz topraklarının daha verimli kullanılması ve Türk Çiftçisin refahının arttılması doğrudan hayvansal üretimin arttırılmasına bağlıdır. Çünkü yılda bir veya iki kez gelir sağlayabilen Türk çiftçisi, ancak bu sayede sürekli gelire lanılması ancak yaygın bir hayvansal üretimin yapılması ile mümkün olacaktır.

TÜRKİYE HAYVANCILIĞIN YAPISI

Ülkemiz hayvancılığı, aynı bitkisel üretimde olduğu gibi, esas olarak küçük işletmeler halindedir. Bu işletmeler kendi olanakları ile modern araç ve gereçlerden yaralanamamaktadır. Bunun sonucu olarak işletme maliyetleri sürekli yüksek olmaktadır. Ayrıca ürün kalitesini de sağlayamadıkları için daha da geri kalmaktadırlar.

Kanatlı üretimi genel yapıdan farklıdır. Bu konuda Türk üreticisinin düzeyi günümüzde ileri ülkelerden hemen farksız sayılacak kadar iyidir. Bilgi birikimi ve teknolojik yönden ileri ülkelerle aynı düzeydedir.

Ülkemiz topraklarının etkin kullanımını sağlamada en fazla rol oynayan hayvancılık büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıktır. Zaten teknik altyapı olarak esas gelişmemiz gereken hayvancılık da budur. Dağınık, küçük güçsüz ve pazarlama sorunları en büyük ölçüdeki işletmeler bunlardır. Alt gelir düzeyindeki insanlarımızın yaşatmaya çalıştığı bu işletmelerin geliştirilmesi ile, en fazla ihtiyaç için de olan kesimin refahını hızlı biçimde arttırabiliriz. Bu işletmelerin verimli çalışması sonucu ortaya çıkacak + değer ise kırsal kesimde önemli bir ekonomik canlanma sağlayacaktır. Çünkü ülkemizin kıt kaynaklarıyla, en az yatırımın en fazla gelir sağlayacağı alan küçük çiftçilerimizdir.

TÜRKİYE HAYVANCILIĞININ SORUNLARI VE SORUNLARA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Türkiye hayvancılığının geliştirilmesi için ülkemizde pek çok girişimler yapılmıştır. Ancak bu girişimler temel yapı ve gerçeklere bakılmadan, tarımın ve Türk çiftçisinin özellikleri göz ününe alınmadan yapıldığı için başarısız olmuştur. Çünkü bunların büyük bir kısmı temel sorunlar dururken, bunları çözmeye yönelik çalışmalar yerine, kısa vadeli ve dar görüşlü önlemler şeklinde ortaya atılmıştır. Büyük parasal kaynaklar boş yere harcanmıştır. Hatta dış ülkeler özel krediler vererek uzmanlarını göndererek yanlış uygulamaları desteklemişlerdir. Doğrudan tarımsal üretiminin içinde olmayan kimselere görüşlerini kabul ettirerek Türk Tarımının gerilemesini hızlandırmışlardır. Kendi çıkarları için böyle bir yol izlemeleri belki de doğal bir davranıştır. Bizim hatamız ise devletin karar verici organlarında, ülkemizin iyi yetişmiş nitelikli insanlarını ön plana çıkaramamış olmamızdır.

Hayvansal üretimi teşvik etmek için ucuz kredi, ucuz hayvan dağıtmak yeterli değildir. Gerçek teşvik hayvansal üretimi karlı kılacak ekonomik ortamı sağlamaktır. Halbulki, yakın geçmişte, Türkiye'ye hem arz fazlası yaratacak biçimde, çok büyük sayıda hayvan ithal edilmiş ve hemde üreticiyi ithalatla terbiye etmek gibi bir saçma sapan düşünce ile dış ülkelerin sübvansiyonlu ürünlerine gümrüklerimiz açılmıştır. Bunun sonucunda bir yandan ucuz ithal edilen ürünler, diğer yandan aşırı sayıda ithal edilen hayvanlardan kaynaklanan arz fazlası olmuştur. Düşen fiyatlar ithal hayvan alan çiftçilerimizi ekonomik çıkmaza sokmuştur. Elbette zarar eden çiftçiler ithal edilen hayvanları ve diğerleri de ellerindeki hayvanları da keserek yok etmek zorunda kalmışlardır. Günümüzde ise yaşadığımız ekonomik kriz sonucu azalan tüketime rağmen hayvansal ürün fiyatlarında ortaya çıkan hızlı artışların nedeni budur. Yani deniz bitirilmiştir. Hayvanını yitiren bütün ülkeler gibi, ülkemiz de fakirleşmiştir.

Ülkemiz hayvancılığın sorunları esas olarak yapısal özelliklerden kaynaklanmaktadır. O halde öncellikli olarak yapısal özelliklerimize göre hayvancılığımızı yeniden düzenlememiz gerekmektedir. Hayvancılık işletmelerimiz küçüktür. Küçük işletmeler bilgiye ulaşma, teknik altyapı, modern alet- makina, ürün kalitesinin korunması ve değer fiyata pazarlama gibi temel eksiklerden kurtulamamaktadır. Bu işletmelerin herşeyden önce iyi düşünülmüş bir model'e göre örgütlenmelerini sağlamak ve bu örgütleri profesyonel eleman çalıştıracak kadar güçlü kılacak bir yapılanma sağlanmalıdır. Mevcut olan kooperatif, birlik ve köylere hizmet götürme birliği gibi örgütlenmeler ile bölünmelere neden olunmuştur. Ciddi bir örgütlenme modeli oluşturulması ve özellikle yaygın örgüt olan ziraat odalarının işe yarar hale getirilmesi düşünülmelidir. Bu örgütler veya yerleşim birimleri Müşterek Makina Parkı kurularak modern alet-ekipman kullanımından yaralandırılmalıdır. (Almanya tarımını böyle kalkındırmıştır)

Ürettilen ürünlerde Kalitenin Korunması (Özellikle sütün hızlı soğutulması ) çok önemlidir. Sadece bu eksiklik yüzünden ülkesel kayıplar çok büyüktür. Kaliteli üretim için ayrı bir destekleme yöntemi geliştirilmelidir.

TARIMSAL ÜRÜN PAZARLAMADAKİ başıboşluğu ortadan kaldıracak yasal ve yapısal düzenlemeler yapılmalıdır. Hemen her ürün için üretici ve tüketici fiyatları arasında büyük fark olanlara öncelik verilerek çözüm üretilmelidir. Başıboş biçimde yapılan tarımsal ürün ticaretinin ortaya çıkardığı olumsuzluklar, zaten çok fakirleşmiş Türk Çiftçisini üretim yapamaz hale getirmiştir. Özellikle pazarlanması zorunlu olan süt ve taze meyve-sebze gibi ürünler öncelikli olarak ele alınıp Özel Hal kurulması ivedilikle gerçekleştirilmelidir.

SAĞLIK KORUMA çalışmaları ülkemizin yapısına uygun ve kolay çalışır hale getirilmelidir. Koruyucu çalışmalar daha etkinleştirilmeli, önemli bazı yaygın hastalıkların (Tuberculose ve Brucella gibi) yöresel de olsa ortadan kaldırlması (Eradikasyon ) için planlama yapılmalı ve en azından istek gösteren işletmelerde başlanmalıdır.

TARIMSAL DESTEKLER rast gele değil belli ürünlerin üretilmesi için bilinçli verilmeli (örneğin doğrudan desteğin belli ürün üretenlere verilmesi gibi) Tarımsal desteğin bir yük değil, ülke tarımını planlamak için gerekli olduğu gerçeği kamuoyuna anlatılmalıdır. Stratejik önemi olan süt ve et gibi ürünlerde yapılan destekler arttırılmalıdır. Kalite primi ve ağırlık primi gibi destekler verilerek mevcut potansiyelden daha fazla yararlanılmalıdır. Bu ürünlerde büyük bir azalma olduğu unutulmamalıdır.

HAYVAN ISLAHI Ülkemiz gerçeklerine göre yeniden ele alınmalıdır. İleri ülkelerdeki düzenlemeler için çalışılmalıdır. Bunu yapabilecek bilgi birikimi olan, az sayıda insanımız biraraya getirilerek islah adına yapılanlar dağınıklıktan kurtarılmalıdır.

Bütün bunları yapabilmek için en önemli unsur eğitimdir. Eğitilmemiş insanların becerisi elbette çok sınırlı kalacaktır.

Türk Tarımını kalkındıracak olan insanlar, Türk Çiftçileridir. O halde her şeyden önce Türk Çiftçisi eğitilmelidir. Eğitim ilk bakışta uzun bir yol gibi görünmektedir. Bu gözlem elbette doğrudur. Ancak belli bir düzeyde eğitimin yapılabileceği çok kolay yöntemler de vardır.

Bunların birincisi Çiftçinin, çiftçi ile eğitimidir. Ülkemizin çeşitli yörelerinde modern hayvancılık yapan (Az da olsa) işletmeler vardır. Bu işletmelerde belli bir süre çalışarak eğitim görecek çiftçilerimiz çok şey başarabilecek niteliğe çok çabuk kavuşabileceklerdir. Bunu teşvik etmek için yollar (eğitim görenlere ucuz kredi, fazladan destek gibi) bulunacak olursa, böyle bir yol hızlı bir eğitimi sağlayacaktır. Tarımsal üretim yapan devlet çiftlikleri de bu eğitime katılacak olursa, oldukça yaygın ve etkin bir eğitimin gerçekleştirilmesi hiç de zor olmayacaktır.

Devletin sağladığı tarım eğitimi için teknik tarım liseleri ve yüksek okullara öncelik verilmelidir. Bu okullardan mezun olanlar fakültelere ayrıcalıklı olarak alınmalıdır. Kapsamlı bir üretim yapmayan hiçbir kuruluş tarım eğitimi (Fakülte dahil) yapamamalıdır. Uygulama olmayan tarım eğitiminin sadece işsiz ziraat mühendissi ürettiği gerçeği unutulmamalıdır.

ÖZEL UYGULAMALI TARIMSAL EĞİTİM Çiftlikleri kurulmalı ve nitelikli, deneyimli insanlara yer verilmesi için özel destekler verilmelidir. Çiftçi örgütleri yeniden yapılandırılırken, bu örgütlerın eğitim için özel destek almaları sağtanmalıdır.

Ülkemiz tarımı kalkınmadan, ülke ekonomisinin hızla düzelmesi mümkün değildir. En az yatırım ile en fazla gelir sağlayan ve + değer yaratan sektör dünyanın her yerinde tarımdır. Böyle olduğu için bütün ileri ülkeler tarımsal olanaklarından sonuna kadar yaralanmak için her türlü desteği ve savaşı vermektedir. Bu destekler paylaşım için değil ülke ekonomisine sağladığı katma değer için verilmektedir. Tarımsal üretimin katma değeri olmaksızın birikim oluşturmak ve sanayileşmek de olanaksızdır.

Türk Tarımını yapılandırmak için yapılacak her girişimde, uygulamanın içinden gelen insanlara dayalı çözümler üretilmesi öncelik kazanmalıdır. Gerek devlette ve gerekse özel sektörde bunu başaracak nitelikli insanlarımızın var olduğu unutulmamalıdır.

Doç.Dr.Ömer Tömek