Makaleler

İşkembeli Hayvanlarda Temel Besleme İlkeleri

Bilindiği gibi işkembeli hayvanların sindirim sistemi esas olarak kaba yem tüketimine uygun yapıdadır. Bu nedenle kesif yemin fazla miktarda verilmesi sindirim sistemlerinin çalışmasını aksatmakta, hatta bazı zararlı etkileri olmaktadır.

O halde herşeyden önce sindirim sisteminde en önemli organ olan işkembenin temel çalışma esaslarının iyi bilinmesi ve yapılacak yemlemenin işkembenin sağlıklı çalışmasına uygun olacak biçimde düzenlenmesi gerekmektedir.

Hayvan besleme denince ilk akla gelen, hayvanlara verdiğimiz yemlerle sağlanan besin maddesi miktarlarıdır. Bu konuda çok sayıda öneri bulunmakta, bunlardan hangisinin doğru kabul edileceği ise herkesin aklını karıştırmaktadır. Gerçekten güvenilir kabul edilen değişik kaynaklar birbirinden çok farklı öneriler içerebilmektedir. Bunların hangisinin daha doğru olduğu veya benimsenmesi gerektiği hep başlıca sorun olmaktadır. Genel olarak dünyada NRC'nin (National Research Counsil) besin madde önerileri dikkate alınmaktadır. Bu öneriler çok sayıda bilim adamının bulguları incelenerek sürekli yenilenmekte ve yayınlanmaktadır. Buna rağmen pekçok hazır programda ve ders kitaplarında NRC'de belirtilenden çok farklı öneriler bulunabilmektedir.

İyi bir besleme yapabilmek için hangi besin madde önerisi doğrudur? Bu öneriler neden çelişmektedir?

Aslında bütün bu önerilerin hepsi doğrudur fakat aynı zamanda hepsi tam doğru değildir. Yani içinde bulunulan koşullara, yapılan yemlemenin biçimine, kullanılan hammaddelerin bazı özel etkilerine göre çok fazla etmen sonucu etkilemektedir. Hatta bazı yönü bilinen ancak etki miktarı bilinmeyen etmenler ile, etki yönü ve düzeyi gerçekten tam olarak açıklığa kavuşturulmamış etmenler de bulunmaktadır. Bu kadar çok sayıda etmenin sonucu etkileyebildiği bir sistemde tek matematiksel doğruyu saptamak hiç kuşkusuz olanaksızdır. O halde hayvan beslerken sadece hesapla bulduğumuz yemleme programları ile yetinmek yanlıştır. Çoğu kez hayvan beslemeyi basit bir hesaplama şeklinde gören ve sadece bir linear bilgisayar programına göre yemlemesini yapan işletmelerde karşılaşılan olumsuz sonuçların nedeni budur.

Hayvan besleyen herkesin iyi bildiği gibi, hava soğuduğunda hayvanlar daha fazla, ısındığında ise daha az yem tüketirler. Halbuki yem programları havanın sıcaklığına göre bir yemlemeyi önermemektedir. Hayvanlar değişik öğünlerde, farklı miktarda yem tüketirler, hatta öğünde tükettikleri yemin miktarı kış ve yaz aylarında başka, başkadır. Kaba ve kesif yem karıştırılarak verildiğinde farklı, ayrı ayrı verildiğinde farklı miktarda yem tüketilir. Günde öğün sayısı arttıkça yem tüketimi artar.

Yem tüketimini etkileyen daha çok sayıda etmen vardır (hammadde kalitesi, kaba-kesif yem oranı, yemin parça büyüklüğü , hazmolma derecesi v.b.)

Çeşitli kaynaklardan bulunan yemlerin besin madde değerleri de uygulanan programdaki diğer yemlere göre değişebilmektedir.Aynı zamanda hayvanın yemden yararlanması çözünebilir ve bağlı protein oranına , işkembede parçalanan proteinlere, yemin ısıl işlem görüp görmediğine göre büyük değişiklik gösterir. Laboratuvar analizi tek başına yemin değerini doğru olarak saptamaya yetmemektedir. Ayrıca hayvanların verim düzeyi arttıkça daha fazla yem tükettikleri ve buna bağlı olarak yemden yararlanmanın azaldığı bilinmektedir. Örneğin günde 16 kg kuru madde tüketen bir ineğin bir litre süt üretimi için enerji ihtiyacı 100 ise, günde 22 kg kuru madde tüketen daha yüksek verimli bir ineğin bir litre süt üretmek için 108 birim enerjiye ihtiyacı vardır. Yani hazım organlarından geçen yem miktarı arttıkça yemden yararlanma azalmaktadır.

İşkembe asitliğinin fazla olduğu (düşük pH) veya asitliğin gün boyunca azalıp çoğaldığı koşullarda yemden yararlanma % 10-15 oranında düşebilmektedir.Yapılan yemlemede işkembe asitliğini dengede tutacak önlemler alınmadan yapılan bir program, bütün hesaplar doğru olsa bile sonuçta yetersiz bir beslemeye neden olacaktır.

Bütün bunların dışında yemlik boyunun yetersiz (aşırı kalabalık yemlik önü) olması, yemleme sıklığı (günde öğün sayısı), sağım öncesi bekleme yerinde kalma süresi, ahırın havalanma koşulları gibi yem tüketimini etkileyen ve hesaplamayla bulunan sonuçları saptıran pek çok etmen daha vardır. Bu bakımdan, yem tüketiminin bile pek çok etmene göre değiştiği bir ortamda, sadece hesaplamaya bağlı olarak yapılan bir yemlemenin doğru olması mümkün değildir.

Bazı kimseler yoğun yem karmasının protein oranına çok fazla önem atfetmektedir. Halbuki hayvanlar yüzde değil miktar olarak besin maddesi tüketirler. Örneğin % 18 proteinli yemi 10 kg tüketen bir hayvan 1800 gr protein tüketir. Diğer bir%16 proteinli yemden 11.25 kg tüketen bir hayvanın da protein tüketimi yine 1800 gr'dır. Yani yüzdelere dayalı bir yem yapılması halinde de tüketim önemlidir.Benzer biçimde yoğun yem karmasına giren yem hammaddelerinin oranı üzerinde de endişeler vardır. Örneğin karmadaki pamuk tohumu küspesi % olarak şu kadarı geçmemelidir gibi.....Oysa burada sınırlayıcı faktör, rasyona giren yoğun yem karmasının miktarıdır. Bunun üzerinden yapılan hesaplamada, hayvanın günlük olarak tükettiği yem hammaddesi miktarı kabul edilebilir sınırlar içindeyse sorun yok demektir.

Bu çelişkiler hayvancılığın içinde olan herkesin karşılaştığı çelişkilerdir. Gerçekten aynı yemleri kullandığı halde kimileri iyi, kimileri ise daha kötü sonuç almaktadır. O halde yem programını sadece hesapla bulmak ve dengeli bir besleme yapmak olanaksızdır. Öyleyse doğru nerededir?

Doğru yemleme programı yapmak için önce temel hesaplamalar yapılarak işe başlanmalıdır. Daha sonra hayvanın verdiği yanıta göre yem programında değişiklikler yapılarak doğru yemlemeye ulaşılmalıdır. Bütün sorun hayvanın verdiği yanıtı anlamak ve bu yanıta göre yemlemeyi ayarlamaktır. Bu gözlem ve düzeltme sürekli yapılmalıdır. Çünkü hayvanların içinde bulunduğu koşullar sürekli değişiklik gösterir. Yem tüketimi, verim düzeyi, hava koşulları, öğünler, yem hammaddelerine göre değişiklik gösterir. Öte yandan silaj gibi yemler aynı çukurda olmasına rağmen çukurun değişik yerlerinde farklı yapıda olurlar. Örneğin aynı çukurda başlangıçta %33 olan silaj kuru maddesi, çukurun ortasına gelindiğinde %40 olabilir. O halde yem hammaddelerinin durumu, belli aralıklarla, hiç değilse kuru madde içeriği bakımından ve gözlemlere dayalı olarak (renk, koku, tad gibi) sürekli izlenmeli, hayvanların yanıtı ile birleştirilip yemleme ayarlanmalıdır. Yani yemleme dinamik bir çalışmayı ve sürekli izlemeyi gerektirir.

Öte yandan hayvanlardan alınması planlanan verim ile yapılan yemlemenin sonuçları sürekli karşılaştırılmalı ve ekonomik analizi yapılmalıdır. Bazen iyi bir yemleme, ekonomik bir yemleme olmayabilir. Özellikle fazla süt verimi için hayvanın zorlanması sırasında, verilen yanıtlar iyi değerlendirmezse gebelikte gecikme, ayak arızası artışları nedeniyle meydana gelen kayıplar günde fazladan alınacak 2-3 litre sütün getirisinden çok daha büyük kayıplar oluşturur. Hiç kuşkusuz sürünün ortalama süt veriminin yükseltilmesi temel hedeflerden birisidir. Ancak bu amaca ulaşmak için gayret ederken iki önemli konunun hiçbir zaman gözden kaçırılmaması gerekir. Birincisi : yüksek süt verimi her zaman yüksek kar demek değildir. Önemli olan farklı uygulamalar sonucunda elde edilen her kg sütün maliyetidir. İkincisi: yüksek verim uğruna inekleri yanlış biçimde zorlamanın zaman içinde yaratabileceği tahribattır. Örneğin; bol kaba yemle beslenen bir sürüde yoğun yeme aşırı yüklenerek veya hazmolma derecesi yüksek bir protein kaynağını ilave ederek süt verimini kolayca yükseltmek olanaklıdır. Ancak böyle bir uygulama sonucu hafif seyreden veya ağır şiddette bir asidoz şekillenmesi gözardı edilemeyecek bir olasılıktır. Yüksek düzeyde protein tüketimine bağlı olarak hayvanın bağışıklık sisteminin çökmesi de çok ciddi sorunlara yol açabilmektedir. İşin kötüsü bu olumsuzluklar sinsice ilerlemekte, sonuçların ortaya çıkması bazen birkaç ay almakta (döl verimindeki aksamalar gibi) ve fark edildiğinde geri dönerek kaybı telafi etmek imkansız olmaktadır. Sürünün tekrar eski durumuna getirilmesi yine günler süren bir çabayı ve ağır masrafları gerektirmekte fakat bu arada kaybedilmiş olanlar zarar hanesine yazılmaktadır. Sonuç olarak denilebilir ki; bu olumsuzlukların şekillendiği bir sürüde, hiçbir verim artışı ortaya çıkan kaybın çeyreğini bile karşılayamaz.

Görüldüğü gibi, profesyonel bilgi olmadan doğru bir yemleme yapmak olanaksızdır. Sadece belli kalıplar ve programlar yeterli olsa, bu konuda eğitimi olmayan kişilerin bile, bir takım hazır bilgileri kullanarak, doğru yemleme yapabilmeleri gerekirdi. O halde, hem yemlemeyi bilen ve hem de hayvanların yanıtlarını doğru bir biçimde yorumlayabilen ve bu arada sindirim fizyolojisini iyi kavramış deneyimli kişilerin yapacağı düzenlemelere itibar edilmelidir.

Doç. Dr. Ömer Tömek

Tüm Haberler

İLETİŞİM

10038 Sokak no:3/B Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Çiğli / İZMİR / TÜRKİYE

TEL: 0 (232) 328 00 55 (PBX) - (232) 328 05 75

E-Posta: [email protected]